Sanat, her dönemde toplumsal dönüşümlerin aynası oldu. Bugünse bu ayna, gezegenin ekolojik çığlığını yansıtıyor. 2025 itibarıyla sanat dünyasında sürdürülebilirlik yalnızca bir trend değil, etik bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Geri dönüştürülmüş malzemeler, doğada çözünebilen boyalar, yerel ve karbon nötr üretim süreçleri artık çağdaş sanatın sahne arkasını belirliyor.
Örneğin, 2024 Venedik Bienali’nde yer alan “The Reclaimed Earth” sergisi, yalnızca atıklardan oluşan enstalasyonlarıyla büyük yankı uyandırdı. Sanatçı El Anatsui’nin plastik kapaklardan ördüğü dev duvar işleri, hem atığın estetik potansiyelini gösterdi hem de plastik krizine dikkat çekti. Benzer şekilde, Fransa merkezli sanat kolektifi Art of Change 21, her yıl karbon nötr sanatçı rezidansları düzenliyor.
Sanat fuarları da dönüşüyor. Frieze London, 2025 yılında karbon ayak izini %40 oranında azaltmakla övündü; bu süreçte uluslararası nakliyeyi minimize eden yerel üretim tercihleri benimsendi. NFT platformları ise sürdürülebilirlik kaygısıyla “proof of stake” temelli blokzinciri teknolojilerine geçiyor.
Bugün koleksiyonerler sadece bir eserin estetik değerine değil, üretim sürecinin şeffaflığına da bakıyor. Kısacası, sanatın sürdürülebilirliği artık estetiğin parçası. Yani güzel olan sadece görünen değil, arkasındaki sorumluluk da.